Yaşam Hakkı ve Adaylık Tartışması Üzerine

Depremin yarattığı yıkım Türkiye’de ivedi bir iktidar değişikliğinin ne denli hayati olduğunu ortaya koydu. Yıkımdan bahsederken yalnızca binaların enkazından ve yitirdiğimiz binlerce candan söz etmiyorum. Yıkım, Türkiye’yi esir alan -ve bir önceki yazıda da bahsettiğim- kibir kumkumalarının halkı bile isteye yalnızlaştırarak yoksulluğa ve ölüme mahkum etmesinden kaynaklanıyor. İktidar sahipleri attıkları her adımda toplumu birbirinden sürekli uzaklaşan iki kutba ayırırken, toplumsal barış her geçen gün tesisi imkansız hale geliyor. Tüm gündemimizi meşgul eden “kasıtlı hatalar” ülkenin geleceğini ve uluslararası saygınlığını uzun vadede daha derinden zedeliyor. Bu karmaşanın sahibi olan hiçbir sorumlu henüz sorumluluğu üstlenmemişken, demokratik hukuk devletine inanan herkes ilk hesabı sandıkta görmek niyetinde. Hesap gününün sabırsızlığı tırmandıkça, deprem öncesi gündemin en önemli konusu yeniden gündeme taşındı. Herkes, iktidarın en güçlü adayı olan 6 siyasi partinin çıkaracağı aday...