02.12.2018 - Yalnızlık

Modern dünyanın olumsuz getirilerinden biri insanların yalnızlaşması. İletişimsizlikten, kimsesizlikten
kaynaklı bir yalnızlık değil bu; herkesin içinde, onlarca, binlerce insanın arasında yalnızlık.
Kalabalıkların içinde yalnızlık.
Arkanıza yaslanıp sıradan bir gününüzü gözden geçirdiniz mi hiç? Sabah evden çıkıyorsunuz, tüm gün
boyunca onlarca insanla iletişim kuruyorsunuz. İşiniz gereği iş arkadaşlarınızla, okulda sınıf
arkadaşlarınızla, otobüse binerken şoförle, çikolata aldığınız büfenin sahibiyle, yemeğe gittiğiniz yerde
garsonla, yere cüzdanını düşüren adamla... Günlük meşgalelerinizden fırsat bulabilirseniz birkaç
arkadaşınızla görüşüyorsunuz. Eve geldiğinizde değil günü gözden geçirmek iki kelime edecek mecali
bulamıyorsunuz. Peki, o gün içinde siz ne oldunuz? Kendinizi, yaşadığınız hayatın neresinde
buldunuz? Gün içinde büründüğünüz roller nerede durmanızı gerektiriyorsa oradaydınız.
Rollere bürünüyoruz, evet. Gündelik hayatın akışı içinde hepimizin ayrı bir rolü var. Bir öğretmen, bir
avukat, bir siyasetçi, bir baba, bir kardeş, bir komşu olarak her birimizin ayrı rolü var. Hem de birden
fazla... Ben hem öğrenci hem emekçi hem evlat hem arkadaş oluyorum her gün. Hepsi benden ayrı
bir görev, ayrı bir tutum istiyor. Sizin de öyle. Bu arada kendinizi dinlemiyorsunuz işte. Kendi kendinizi
yok sayıyor, toplumsal rollerinizi en iyi biçimde yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Bu çabanın altında
“rol model” olma dürtüsü de olsa, gün sonunda tüm gayretiniz başkaları için.
Rutin günler akıp giderken, üstlendiğiniz bu roller sizi yalnızlaştırıyor. Üstelik yalnızca siz
yalnızlaşmıyorsunuz. Size rol veren başkaları gibi, siz de onlara rol veriyorsunuz. Topyekûn ve hızlı
biçimde herkes yalnızlaşıyor. Sonrası paylaşmayan, baş edemeyen, üretemeyen ve körelen insanlar...
Ne diyeyim, modern dünya bize sunduğun nimetler için teşekkürler!

*Bolu Objektif dergisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanayinin İlkleri - Teşvik-i Sanayi Kanunu

Tamiri Mümkün

Yaşam Hakkı ve Adaylık Tartışması Üzerine