09.11.2015 - Neden Yas Günü Olduğunu İyi Bilin
Osmanlı’nın bir iskan politikası vardır. Bunu tarih derslerimizde Osmanlı’nın çok başarılı bir politikası olarak işledik ve muhteşem hoşgörülü bir devletin torunları olduğumuz için övündük. Önce iskan politikasından bahsetmek lazım. Osmanlı Devleti fethettiği topraklarda Türkleşme sağlamak, fethedilen toprakların devlete bağlılığını yönetmek ve devlet bütünlüğünü korumak için kazanılan toprağa kendi vatandaşlarını yerleştirirdi; buna biz “iskan politikası” diyoruz. İskan edilen vatandaşların öncelikle göçebe olması tercih edilirdi ki yerleşik hayata geçmelerine olanak doğsun. Uygulama buraya kadar başarılı bir politikanın ürünü gibi görünüyor. Ancak Osmanlı’nın bu uygulamayı yürütürken öncelik verdiği diğer husus bölgede devlete karşı tutumu olumsuz olan ve toplum içinde birbirleriyle kavgalı olduğu bilinen yerlileri de başka bölgelere göç ettirmekti. Göç ettirilen yerlilerin kendi topraklarına geri dönüşüne izin verilmezdi. Tabi ki gözettiğimiz şey devletin bekası ve toplumun devlete itaatiyse bu da işin başka ‘başarılı’ boyutu. Ancak gözettiğimiz şey halkın huzuru ve refahıysa iş değişiyor.
Şöyle düşünün:
Türkiye’de yaşıyorsunuz. Putin ordularını sizin topraklarınıza sokmuş, “Buralar artık Rus toprağı.” diyor. Siz ona baş kaldırmayın, iç ve dış güvenliği tehdit altına girmesin diye sizi doğduğunuz, büyüdüğünüz topraklardan alıyor; kendi bölgesi içinde başka bir toprağa yerleştiriyor; toprağınıza geri dönmenize de izin vermiyor. Üstelik sizin ülkeniz ‘Ruslaşsın’ diye bir sürü göçebe Rus’u da sizin topraklarınıza yerleştiriyor. Demez misiniz “Putin koskoca Rusya’da bu göçebelere yer yok mu?” diye? “Hop noluyoruz, ben memleketimden nereye gidiyorum?” diye sormaz mısınız? “Eyy Putin sen benim başörtülü bacılarımın memleketine ayakkabılarınla nasıl girersin?” diye hesap sormaz mısınız? Ben sizi tanıyorsam –ki tanıyorum- dersiniz, sorarsınız, hesap istersiniz, ayaklanırsınız. Helal olsun, ayaklanın da zaten kimse kimseyi toprağından edemesin. Ama düşünmek ve cevaplamak gerekmiyor mu bunca yıl bize şahane bir politika olarak anlatılan iskan politikasında bahsettiğimiz başarı kime göre neye göre başarı? Aklıselim insanlarsınız, siz söyleyin hoşgörülü davranan bir devlet kimi toprağından sürer?
Bugün devletin son dönemine bakınca görüyoruz ki bu uygulamayla yerleştirilen insanlar dağılma döneminde Osmanlı’nın başına bela oldu. Topraklar tek tek kaybedilip Osmanlı’dan bağımsız olan milletler çoğaldıkça bu insanlar Osmanlı’ya ekonomik külfet, casusluk, toplumsal karışıklık ve başıbozukluk olarak geri döndü. Yani Osmanlı Devleti dağılma sürecinde bile yükselme devrinden kalan ‘başarılı’ politikalarının bedelini ödedi. Evvelce başka milletleri ‘hoşgörüyle’ sömüren ve fetih bölgelerini Türkleştirme iddiası güden Osmanlı son raddede kendi milletinden vazgeçecek duruma geldi; Sevr’i kabul etti.
Sevr’i biliyorsunuz. Adı barış antlaşması; niteliği Osmanlı’da kalan son toprakların İtilaf Devletleri tarafından paylaşılması, Osmanlı’da kalacak olan topraklarında kısmi olarak o güçler tarafından yönetilmesi planının belgesi olmasıdır. Sevr yıkıcı bir antlaşmadır. Osmanlı’nın kendi ordusunda kaç asker bulundurabileceğine İtilaf güçlerinin karar verdiği antlaşmadır. Osmanlı bölgesindeki Boğazlar’ın Osmanlı değil uluslararası bir komisyon idaresine bırakılmasını dayatan antlaşmadır. Osmanlı’nın mali durumunun İtilaf güçlerince kontrol edilmesini Osmanlı’ya kabul ettirdiği antlaşmadır. İstanbul’un ‘şartlı olarak’ Osmanlı’ya bırakılmasının kararlaştırıldığı antlaşmadır. Kapitülasyonları kaldırmak bir yana Osmanlı tüm İtilaf güçlerine kapitülasyon tanısın diyen antlaşmadır. Sevr bir barış antlaşması değil hoşgörülü Osmanlı’nın düşmanlarına karşı bile hoşgörüyü elden bırakmayıp esareti kabul ettiği bir antlaşmadır. Uzun lafın kısası Sevr Antlaşması, Osmanlı’nın sömürge olmayı seve seve kabul ettiği antlaşmadır. Ve sağ olsun milli mücadelenin fitiline en büyük ateşi veren antlaşmadır.
Size bunları neden anlattım? Çünkü bugün 10 Kasım. Neden yas günümüz olduğunu iyi bilin. Unutursanız, kalbiniz kurusun.
Sevgiler.
Yorumlar
Yorum Gönder