1 Ekim 2014 - LGBTİ!

Uzun süredir bekleyen, ama bir türlü toparlayamadığım bir yazı bu. Baştan söyleyeyim, LGBTİ bireylere karşı önyargılar besliyorsanız, sizi biraz üzeceğim.
Araştırma uzmanı Conrad Hackett’in Twitter hesabında rastlamıştım: Türkiye’de homoseksüelliğin immoral olduğunu savunanların oranı %78’miş. Kimler vardır bu %78’in içinde diye düşündüm. Kafasında LGBTİ bireylerin her birini ırz düşmanı sapıklar olarak atamış eksik akıllı bir çoğunluk. Arkadaş ortamında “kanka o çocuk geymiş kendine dikkat et”, “aşkım kız lezbiyenmiş sana bi şey yapmaz ben kendimi kollayayım ahahah” gibi düzeysiz espriler yapanlar; aynı apartmanda yaşadıkları lezbiyen kadınların, evine gelen her kadınla seviştiğini düşünenler; geylerle aynı asansöre binmemeye, yan yana yürümemeye özen gösterenler; yaşadıkları yerlerde rahatsız edenler; transseksüel bireyleri kurşuna dizen çok ahlaklı mahalle delikanlıları; dışlayanlar; aşağılayanlar; LGBTİ gruplarının hepsine seks işçisi gözüyle bakanlar; hastalıklı olduklarını düşünenler; zekalarını küçümseyen ve onlarla kıyaslanmayı kendisine hakaret sayanlar; onları zerre kadar anlayamayan ve reddeden aileler; onlara toplumda herhangi bir yer ayırmayanlar… Yani bir sürü homofobik ve transfobik… Hepiniz için üzgünüm ama, HAYIR! Onlar sapık değil arkadaşlar. Cinsel arzuları her şeyin önünde değil yani, sadece sizinkinden farklı. Onlar da sizler gibi aşık oluyor, duygu besliyor. Kendinizi nimetten saymanızı saygıyla karşılıyorum, ama homoseksüeller sizi her gördüğünde iç geçirmiyor. Hatta inanmayacaksınız beyler, ama sizin mini etekli kadın gördüğünüzde verdiğiniz o hayvani tepkiyi bir lezbiyen, bir biseksüel vermiyor. Ahlaksız da değiller. Onların da inandığı ahlaki normlar var ve bunlar da sizinkilerden farklı. Siz hemcinsinizle sevişmeyi ahlaksızlık olarak nitelendirirken, onlar sizin bir adamı abisi öldüğü için yengesiyle evlendirmenizi ahlaksızlık olarak adlandırıyorlar ya da onların ahlak anlayışında başlık parası yüzünden babası yaşındaki adamlarla evlendirilen küçük kızlar yok. Etik kurallarınız farklı diye kimseyi ‘ahlaksız’ olmakla suçlayamazsınız. Toplumda genelgeçer kurallar var olduğu sürece herkes bir arada yaşayabilir bence. Mesela adam öldürmenin, hırsızlık yapmanın hala ‘kötü’ olduğuna inanıyorsanız, ortak noktalarınız var demektir. Bir yerden yakalasınıza?
Cinsiyetsizliği seçen gazeteci Yıldız Tar, “Yoldaş Ben İbneyim” kitabında sol örgüt yöneticileriyle söyleşiler yapmış; onlara örgütlerinde LGBTİ bireyler için nasıl bir yapılanmaya gittiklerini sormuş. (Aralarında ESP, EMEP, HALKEVLERİ, ÖDP, EHP, SYKP var.) Hepsi şirin şirin konuşup süslü laflar etmiş. Homofobik devrime inanmadıklarından, LGBT bireylerin mücadelesine destek vermekle bu sisteme karşı bir mücadele verdiklerinden, bir sol örgüt olarak LGBT meselesiyle yakından ilgilendiklerinden, toplumdaki cinsiyet baskısının karşısında durduklarından falan… İçi doldurulamayan bir dolu söz söylemişler. Ama pek çoğu LGBT bireylere LGBT örgütleri kanalıyla destek olduğunu söylüyor. Temsili bir destek yani. Toplumda yer alabilmeleri, siyaset yapabilmeleri için adamakıllı haklar tanınmamış. Mesela partilerde LGBT komisyonları kurulmamış, yönetimde LGBT bireylere yer verilmemiş, tüzüklerinde çok net maddeler yerine cinsiyet ayrımcılığına değinen ufak tefek noktalar var sadece. Ama davaya sahip çıkıyorlar yani, kimse şeyapmasın. Kitabın kapağında “Solun LGBT ile İmtihanı” yazıyor. Bu örgütler bilmediği soruyu atarak tutturmaya çalışan tembel öğrenciler gibi. Sınavdan geçip geçemeyeceklerini kendileri de bilmiyor.
Kitapta yer almayan, ama LGBT mücadelesine ‘somut’ destek veren partiler ve bazı örgütler var. Merak ettiklerime tekrar baktım. CHP ve HDP son yerel seçimlerde bazı illerde meclis üyeliği için hazırladığı listede LGBT bireylere yer verdi, bunu biliyorduk. (Habervaktim haberi ‘İşte Sapkın Adaylar’ başlığıyla vermiş bu arada.) CHP’nin LGBT bireylerle ilgili hazırladığı bir rapor da mevcut. İnsan Hakları Derneği de genel kurulda kadın kotası gibi LGBT kotası koymuş. Hatta bakınırken AKP’nin bile bir LGBT fraksiyonuna rastladım Facebook’ta, formal midir bilmem.
Davasını toplumda dışlanan kesimlerin mücadelesine eklemleyerek yürütmeye çalışan marjinal örgütler LGBT mücadelesinde sınıfta kaldı. Türkiye’de LGBTİ bireylerin karar vericiler içinde yer alabilmesi için hakikatli adımlar atabilen bir parti de yok. Demokrasinin adamakıllı işlemediği, bu insanların birer birey olarak kabul edilmediği muhafazakar(!) bir ülkede bu çok da şaşırtıcı değil.


P.s. Bir grubun herhangi bir örgüt yönetiminde söz sahibi olması için zorunlu kota koymak aslında o grubun toplumda kabul edilmeyişinin göstergesi. Kadın kotası, LGBT kotası, gençlik kotası… Umarım gelecekte bu kota koyma işini sadece ‘anımsıyor’ oluruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanayinin İlkleri - Teşvik-i Sanayi Kanunu

Tamiri Mümkün

Yaşam Hakkı ve Adaylık Tartışması Üzerine