17.10.2015 - Dilay'a Mektup

Dilay merhaba,

Ben senin hiç tanımadığın kardeşlerinden biriyim.
Seni üç gün önce öldürdüler. Daha birinci sınıftaydın. Okulundan yurduna dönüyordun. Deniz kokan memleketinden, deri kokan memleketimize gelmiştin. Hoş gelmiştin aslında. Ne şirin birisin, ne güzelsin... Hep senin gibi tatlı insanlar olsa buralarda...

Bazen insan olmanın ağırlığı altında eziliyoruz. Sen de iyi bilirsin, son zamanlarda çok kez yaşadık bu ortak duyguyu. Bunu aynı siyasi görüşe sahip olduğumuz için rahatça söylüyorum, "Ne biliyosun!" deme. Ölümü en son Ankara'da hissedip canımızın yandığını anlatmıştık. Dilay, hep birlikte demedik mi keşke böyle bir dünyada yaşamasak diye? Başka bir dünyayı düşlemedik mi biz hep? Bu dünyaya mı çocuk getireyim şakalarıyla sen de gülmedin mi arkadaşlarınla? Eminim Özgecan'a da ayrı yerlerde ama aynı zamanda beraber ağladık. Onun katilllerinin takındığı soğukkanlı tavra hepimiz birlikte şaşırdık, vallahi eminim. O zaman çok şeyden rahatsız olup çok şey söylemekten vazgeçtiğin olmadı mı? Hiç ağız dolusu küfretmek istemedin mi? Sonra yutup yine susmadın mı? Bigem'i hatırlarsın. Uzun ve güzel saçları yüzünden öldürüldü. Hep birlikte lanet etmedik mi cinayetin kolaylığına? Sen ses kaydını tenha yoldan yurduna dönerken başına bir şey gelirse diye almıyor muydun? İşte onun sebebi Özgecan'ı öldürendi, Bigem'in katiliydi, Yasemin'in affettiği kocasıydı, Gözde'nin peşine takılan eski nişanlısıydı, Hatice'nin erkek kardeşiydi. Ölüm çamurunu sokakta yürüyen bir insana sıçratacak kadar gözü dönmüş, bencil, umursamaz insanlardı o ses kaydını almana sebep. Yoksa biz güzel bir dünyada yaşasak kimsenin aklına gelmez sevgilisiyle konuşurken ses kaydı almak, kimse böyle bir önleme gerek duymaz.
Yine eziliyoruz. Ne kadın olduğumuz için, ne öldürüldüğümüz için, ne güçsüz görüldüğümüz için, ne erkek egemen toplumda ikinci sınıf insan muamelesi gördüğümüz için... İnsan olmanın altında eziliyoruz yine. Bir insanın, diğer bir insanın canını nasıl bu kadar kolay alabildiğini izleyerek eziliyoruz. İnsan hayatının ucuzluğuna kahrederek eziliyoruz. Bu sapıklığın boyutu altında eziliyoruz. İnsanların acımasızlığı ve hadsizliği altında eziliyoruz. Soğukkanlı katilleri izledikçe kendimizden utanıp onların suçları altında eziliyoruz. Son zamanlarda sık sık doğada hayatta kalmak için cana kıyan hayvanlara benzeme arzusunun altında eziliyoruz. Velhasıl, eziliyoruz.
Güzel gözlü sevgili kardeşim bu sefer sen olmadan, senin için eziliyoruz.
Dilay hoşça kal.
Ben senin hiç tanıyamayacağın kardeşlerinden biriyim.
Şimdi senin alamadığın nefesi alabildiği için biraz suçlu hisseden kardeşlerinden biri.
Affet.

https://www.boluobjektif.com/yazarlar/eda-bayraktar/istikrar-var-yersen-hapis-var-girersen-/108/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanayinin İlkleri - Teşvik-i Sanayi Kanunu

Tamiri Mümkün

Yaşam Hakkı ve Adaylık Tartışması Üzerine