30.11.2016 - Yazı ve Tarih Üzerine

YAZI VE TARİH ÜZERİNE

Bu yazıda sizlere tarihin inşasında her bireyin -yani sizlerin- bir rolü olduğunu, bu rollerden -
aslında görevlerden- birininse tüm olayların kayıt altına tutulması olduğunu hatırlatacağım.
Düşünen, akıl yürüten, fikir üreten ve dünyanın kaderine büyük ölçüde -aslında neredeyse
tamamen- etki eden varlık olarak insanın en büyük özelliği yaşadığı olayları kaydederek
aktarması, diğerlerini etkileyebilmesidir. Bu etki, insan topluluklarının kimlik kazanımında
büyük rol oynar. İnsanların birbirlerini söz ve düşünceleriyle etkileyerek kollektif olarak
yaşaması, bir olaya toplu olarak tepki göstermesi, grup halinde toplum yararına hareket
etmesi ve hatta güç mücadeleleri bir toplumun ortak kültür oluşturmasının temelidir.
İnsanların birbirlerini etkileyerek kimlik inşa etmesi bu kadar önemli iken, hafızasının ve
iletişimsel etkinliğinin yetersiz kalması kaçınılmazdır. İnsanoğlu daima, ‘söz’ü yazı ile zapt
etme, yığıp biriktirme, tasnif etme ve onu gelecek nesilleri için basma ve çoğaltma işini
kendine dert edinip programlamak zorunda kalmıştır. Bu söz-yazı ilişkisi, insan toplumlarında
yazının icat olunmasıyla beraber kurulagelmiştir. -İlkel dönemlerde mağara duvarlarına
çizilen anlamlı/anlamsız çizgiler de bu ilişkinin bir parçasıdır.- Zira yaşayan ve “bugün” var
olan insanların birbirini salt retorik ölçüsünde etkilediği varsayıldığında insan hafızasının
zayıflığı ile karşılaşılacaktır. Yazı-yorum olmaksızın, etkileşimin, sözlü iletişim yoluyla
oluşturulan göstergeler keyfiyetine mahkûm olduğu açıktır.
İnsanoğlunun en önemli icadı olarak kabul edilen ve yeni bir milâdı işaretleyen yazı, tarih
boyunca, insan hafızasının yetersiz kaldığı her yerde aynı, derin ve uzun yapısıyla tarihi
‘gerçek’ sıfatıyla inşa etmek üzere kullanılmıştır. Yazı ile tarih arasındaki ilişkide
kavramlaşarak ‘tarih öncesi’ devirlerde, akıllı hayvan özelliğiyle insan tarafından dünyanın
dört bir tarafındaki mağara duvarlarına çizilmiş şekiller, esas olarak, seçili kümedeki, avcı-
toplayıcı, atlı-çoban, ekip biçecek olan evriminde insanlar arası iletişimin sağlanması içindir.
Ancak tarihî devirlerdeki çizgiler, anlamlı çizimler, her cins resim biçimi, bunların yanı
başında ilk ilkel yazı örnekleri, nihayet runik yazılar, antik medeniyetlerin icadı biçimler,
kullandıkları aletler, anlamlı kelimeler-cümleler halini almış ve iletişim sağlamanın yanı sıra
toplumsal benliğin inşasında da rol sahibi olmuştur. Çünkü yazı yaşanan olayların,
hissedilenlerin ve düşünülenlerin transfer edilmesine ve kalıcı kılınmasına olanak sağlar.
Böylelikle yazı yoluyla nesilden nesile aktarılma olanağı yaratılan düşünceler, olaylar ve
hissiyatlar “taze” kalır.
Bundandır ki tarihî hafızayı zinde tutmak için, her biri bir “aktör” olan kişiler, olaylar, olgular
yaşayan ve değerlendiren her perspektif tarafından kaleme alınmalıdır. Bu yolla tarihin (farklı
perspektiflerin inşa ettiği tek “gerçek” tarihin) yapılandırılması sonsuz bir beşeri kaynak
sayesinde daha şeffaf olacaktır.
Özetle, bugün ne olduysa, ne haber okuduysanız, bu sizde nasıl bir his uyandırdıysa not alın.
Siz bir aktörsünüz. Not defterinize yazıp tarih attığınız ufacık bir notun bile tarihsel değeri var.
Sevgiler.

*Bolu Objektif dergisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanayinin İlkleri - Teşvik-i Sanayi Kanunu

Tamiri Mümkün

Yaşam Hakkı ve Adaylık Tartışması Üzerine