30.12.2015 - Bu ODTÜ Size Ne Etti?

Bazı atasözlerini hasmı çok olan, sürekli saldırıya uğrayan insanların kendilerini aklamak için söylediğine inanır, güzelce de alay ederdim. Meyve veren ağaç taşlanır falan… “He canım he, sen çok iyisin o yüzden bu kadar dert oluyorsun millete..” derdim. Kendini beğenmişlikle itham ederdim yahu, çok iyi hatırlıyorum. Bu insanlar, gruplar neden aynayı kendine tutmuyor; hatayı kendilerinde aramak yerine neden toplumda verimli olduklarını düşünüyorlar diye şaşırırdım. Lakin büyüdükçe fikrim değişmeye mecbur kaldı. Bir baktım meyve veren ağacı gerçekten taş yağmuruna tutuyor millet. Üstelik bu taşlayanların pek çoğu da salt eleştiri üretmekten başka doğru düzgün verimliliği olmayan, mental olarak taşladıkları grupla aşık atamayacak düzeyde olan, neredeyse herhangi bir vasfı olmayan insanlar, topluluklar. Pek çoğu dünyayı kendi etrafında dönüyor sanan, kendi düşünce ve arzularından başka hiç bir görüşe var olma opsiyonu sunmayan, dar görüşlü bireyler işte..
 
ODTÜ bunun sürekli ve en güncel örneğidir. Sürekli diyorum, çünkü ODTÜ’de olanlar yeni değildir. Belli dönemlerde ODTÜ’de hüküm süren sol ideolojiye alerjisi olan belli başlı topluluklar çıkar; ODTÜ’de baskı gördüklerinden, din karşıtlıklarından vesaire bahseder. Laik ODTÜ’lüler dinsiz ilan edilir. Toplum nezdinde kötü imaj yaratılarak cezalandırılır. ODTÜ, bir üniversite olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Güvenpark’tan sonra polisin neredeyse en çok bulunduğu kamusal alandır. Üniversiteler özerk kuruluşlardır, bu yüzden gerekli görülmedikçe üniversitenin güvenliği kendisi tarafından sağlanır. ODTÜ’nün güvenliğini kimin sağladığı malumunuz… ODTÜ’de hükümet karşıtı bir eylem yapılır, ertesi gün okula EGO gelmez, öğrenciler “hükümete asi geldikleri için” cezalandırılır, okula gelemezler. (Ankara’da halk otobüslerine “EGO” deriz, İzmirlinin çekirdeğe “çiğdem” demesi gibi bir şey.)
 
Velhasıl ODTÜ’lü olmayanın, olamayanın ODTÜ’lüye yaptığı zulüm zaman zaman duraksasa da nihayete ermez. Son günlerde yine bir mescit mevzusudur gidiyor. ODTÜ’lüler mescit yapılmasına karşıymış, namaz kılanlara baskı uygulanıyormuş, efendim ODTÜ yıkılsınmış yerine üniversite yapılsınmış. Güzel ülkemin çarpık eğitim sistemine rağmen üstün zekasını hepimize kanıtlamış altın çocukları diyor ki; “Bu üniversitede 2 cami(2 bin kişi kapasiteli), 15 mescit var. Hiç kimsenin mescitle bir problemi yok!” Rahat rahat namaz kılamadıklarını, psikolojik ve fiziksel baskıya maruz kaldıklarını iddia edenlere de ODTÜ’lü bir araştırma görevlisi 8 yıldır rahat rahat namazını kıldığını, bunu söyleyenlerin de aynı camide namazını kıldığını söyleyerek cevap veriyor. Ama yok! Kabataş yalancıları gibi yalancılar türedi ODTÜ’de. Herkes her şekilde yalanlıyor; ancak bu söylemler bir türlü nihayete ermiyor. Hal böyle olunca ODTÜ’lüler yavrum esas sorunun üzerine mi gitsinler, topluma kendilerini mi açıklasınlar, neyle başa çıksınlar? Biz onlara yardım edelim. ODTÜ’nün aydın yüzüne inananlar olarak şunu adımız gibi biliyoruz: ODTÜ’de esas sorunun bir yüzü üniversitede kaos ortamı yaratan bu gibi eylemlerin arkasına gizlenmeye çalışan siyasal İslamcı zihniyet.
 
Üniversitelerde IŞİD yapılanmalarının oluşmaya başladığını duymayan kalmamıştır sanırım. Geçmiş zamanda İstanbul toplantılarını görmezden gelen idarecilerimiz, yapılanmanın üniversitelere kadar sızmasına olanak sağladı. Bu inkar kabul etmeyen bir gerçek ve çok büyük bir tehlike. Bugün ODTÜ’nün başına sarılmak istenen de buna benzer bir bela. Zira inançları özgürce yaşama arzusu ile siyasal İslamın kampüs yaşantısına yerleştirilmesi arzusu arasında ince bir çizgi var. Türkiye’de hemen her alana yayılan bu İslami faşizmin dinin temel olguları üzerine değil, toplumsal hassasiyetlerin sömürülmesi üzerine yapılandırıldığını hepimiz biliyoruz. ODTÜ buna pabuç bırakacak bir kurum değil.
 
Neyse gelelim sorunun ikinci ve asıl yüzüne. AKP Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün mescit problemi üzerine zuhur eden olaylardan bahsederken olaylardan tamamen bağımsız bir açıklama yaptı ve şöyle dedi: “ODTÜ’de kaymak tabakanın çocukları okuyor, kontenjanları arttırsınlar, hem zaten ODTÜ arazisine en az 4(dört) üniversite daha sığar, kullanmak lazım bunu!” Sorun anlaşıldı zaten, sonuna bir gülücük koyup yazıyı bitireyim mi? Yani diyor ki; “Son 6-8 yılda mantar gibi her köşede biten, dersane mi üniversite mi ayırt edilemeyen, kalifiye mezunlar yetiştiremeyen, öğrenciye öğrenci değil müşteri gözüyle bakan özel üniversiteleri teşvik etmeye devam ediyoruz. Eğitimde sermayeye rant sağlamaktan vazgeçmiyoruz. O ODTÜ’nün araziye en az 4, yanlamasına 6 üniversite sığar. Verin kurtulun!” Beyefendi, canım beyefendi. Yemezler. ODTÜ’lü çocuklar sizin o özel üniversitelere giren ‘kaymak tabakanın’ aksine üstün başarısıyla o sıralarda eğitim gören çocuklar. Türkiye’nin aydın, çağdaş, eğitimli, zeki altın çocukları onlar.
Ve son olarak... Eğlenceli pankartlarında “ODTÜ YIKILSIN, YERİNE ÜNİVERSİTE YAPILSIN” yazan taşra üniversitelerinin sevgili öğrencileri size bir soru: Şu an ODTÜ’de okumanız için imkan sağlansa 7. – 8. Yurtlara yerleşmeyecek kim var aranızda?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanayinin İlkleri - Teşvik-i Sanayi Kanunu

Tamiri Mümkün

Yaşam Hakkı ve Adaylık Tartışması Üzerine